Eskimeyen…
Eski bir bahar geldiğini gördünüz mü veya hangi nehâr üflemedi karanlıkları?Çiçekler uyanırken ufuklardan ufuklara…
Eski bir bahar geldiğini gördünüz mü veya hangi nehâr üflemedi karanlıkları?Çiçekler uyanırken ufuklardan ufuklara…
Kandilli Kız Lisesi’nin dergimizi okuyan, edebiyata ve sanata yakın öğrencileri hem ortak hareket edebilmek ve hem de edebiyat dünyasında söz sahibi olabilmek inancı ve azmiyle bir araya geldi.
İstanbul Fatih semtinde faaliyet gösteren Beyaz Hareket Derneği, çatısı altındaki genç arkadaşları önemli isimlerle buluşturmaya devam ediyor.
Dîvanyolu Dergisi danışman ve yazarlarından Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Kandili Kız Lisesi’nde önemli bir konferans verdi.
Toplumumuzun ciddi ihtiyacı olan ve genellikle sağlık konusunda yaptığı röportajlarını dergimizin her sayısında yayımladığımız Uğur Canbolat , televizyon programında uzun uzun Dîvanyolu’muzdan bahsetti.
Dîvanyolu Dergisi’nin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Muammer Erkul, doğup büyüdüğü semtte bir söyleşi yaptı.
Bizim Radyo’da her hafta yayınlanmakta olan “İyilik Olsun” programının konuğu, Dîvanyolu Dergisi’ni yayınlayan Muammer Erkul’du.
(Dîvanyolu Dergisi’ne…) Yangın yerinde gülşen, çöl ortasında vahâ, Çin yurdunda kırk yiğit ve başında Kür-şâd’ım…
Ali Usta’yı hemen her esnaf tanır Malta’da… Ama kimdir, nerelidir deseniz kimse bilmez. Öyle kimi kimsesi yoktur. Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz.
Hatırlar mısınız bilmem, yakın zamana kadar hizmet veren devletin Et Balık Kurumları vardı.
Ölümle anılan şehirler vardır hani. Bazen nehirleri kana bulanmış, bazen de sokaklarından oluk oluk kanlar akmış. Acaba Kudüs gibi ağlayan ve kanı akan bir başka şehir daha var mıdır?
Limonata tadında bir yaz sabahıydı… Güneş, ılık süt kıvamındaki ilk sıcaklığını yeşil dallara sıvarken, evlerin uzun gölgeleri henüz serinceydi…
Alperenler meydanı Kırkpınar’da, davullar bu yaz 653. defa vuracak, amma… O davulların ne söylediğinden; ne Kırkpınar’a gelenlerin, ne Kırkpınar’ı yazanların, ne de er meydanında güreşenlerin haberi olacak!.. Er meydanına çıkan […]
Kırkpınar efsanesi, tarihi ve coğrafi gerçeklerle tamamen uyum içinde ve tarihi gerçeğin, binlerce yılda oluşan milli vicdanda yoğrulmasıyla
Cumhuriyet döneminde en fazla başpehlivan birinciliğini, 9’ar defa ile Tekirdağlı Hüseyin ve Ahmet Taşçı (iki altın kemer) kazanmışlardır.
1924- Arnavut Benli Abdullah 1925- Geçginli Yusuf 1926- Edirneli Kara Emin 1927- Manisalı Rıfat
Kırkpınar’da üst üste 27 defâ başpehlivanlık kazanan Kel Aliço, Sultan Abdülaziz’in pehlivanı idi ve sık sık huzur güreşleri de yapardı.
Hücreler Allahü teâlâ’nın sonsuz kudretinin bir göstergesidir. Her bir hücrede 100 trilyon atom vardır.
Allah dostu bilge bir zat bir gün hapse düşer. Onu en azgın suçluların olduğu koğuşa koyalar. Koğuşta zincire vurulmuş mahkûm işlediği suçları hoca efendiye anlatır.
Çocuk yetiştirmek çok zor bir süreç… Bu dönemde ebeveyn de kendini geliştirmiş olur aslında. Burada en önemli olan şey annenin gelişmeye ne kadar açık olduğu ve kendisini değiştirmeye ne kadar […]
Kim ne kazanmış derim; dildeki aslın silip Gam çekerim has dilim güldeki faslın bilip.
Namaz dinin direğidir. Namaz ibadetlerin en üstünüdür. İslam’ın ikinci şartıdır. Arabîde namaza (Salât) denir. Salât, aslında dua, rahmet ve istiğfar demektir.
Sevgilinin olmadığı şehir; sanki yığındır… Beton yığınıdır, insan yığınıdır ve hüzün yığınıdır…
Hocam çok hastadır Seyyidet Nefise (rahmetullahi aleyha), takvası meşhur, duası makbul, mübarek bir hanımdı. Bir gün İmâm-ı Şafii hazretleri hasta oldu.
Seyyidet Nefise hazretleri, bir Evliya hatundur. O devirde fakir bir kadın vardı. Dört kızı, hafta boyu iplik eğirir, bu da onları pazarda satar, böylece geçinip giderlerdi.
Uzun yıllardır gidemediğim ve şiirlerimin annesi dediğim şehir İstanbul. Yıllarca içimdeki şiire bir mezar kazıp, hüzne redif öykünmeler büyüttüğüm yüreğimi uyandıran şehir. Büyük bir suskunluğu uyandıran, üzeri örtülen kelimelerimin duvağını […]
Çok bilmekle olmaz bu; hatta çok bileni ukalâ bile sayarlar; ne bilmesi, beş vakit namazı biliyorsun ya işte, daha ne bileceksin. Yanındaki açken tok yatmak olmuyor,
Gözlerine bakıyorum, bir şarkının melodisini çağrıştırıyor. Hayaller yüreğimde bir bir ölümü tadarken, sen yine yüreğimde yaşıyorsun.
Ey benim, her gece, her zerresine kadar benim olan bu şehirde her sabah yapayalnız uyanışım! Ey benim, boğazımda düğümlenen her sözü feryad feryad sevgiliye yollayışım!
AKRA FM’de 1995 sonrası yıllarda, gece 23.30’da başlayıp saatlerce devam eden bir programım vardı. O yıllarda, her gece bir programcı yayında oluyordu.
Asıl adı Mehmet Es’ad Galip olan, Şeyh Galip 1757 yılında Yenikapı Mevlevihanesi civarlarında dünyaya gelmiştir.
Saçmaydı belki ama aklına takılıp kalmıştı işte; eğer ertelemeseydi, acaba hayatı nasıl olacaktı? İşte tam o günlerde karşılaştı onunla.
Evet absürt ama… Önce Haziranları ölçebilmeliyiz… Uzunluğunu, genişliğini ve derinliğini… *** Birbiri peşi sıra kafa karıştıran ve ama cevabını bulabilmemiz gereken birçok Haziran sorusu var.
Bireyleri toplum haline getiren ve toplumları bir arada tutmakla yükümlü ortak değerler, çizilmiş coğrafi alan ve şartlar içinde bir mana kazanır;
Coğrafyası kalp, rüzgârı edebiyat olan bir yola girmişti. Mekân kalabalıktı, kimi okur kimi yazar kimi çizerdi ama hepsi tanıdıktı çünkü herkes ortak bir duygudaydı.
Her defasında aynı şey oluyor. Ne zaman İlhan İrem’den Don Kişot’u dinlesem içimden bir ses “doğru” diyor. Yel değirmenlerine karşı Don Kişot muyum?..
Yapımcılığını Zeynep Özbatur Atakan’ın, yönetmenliğini Nuri Bilge Ceylan’ın yaptığı KIŞ UYKUSU filmi, dünyanın en önemli film festivallerinden biri olan Cannes 2014 Film Festivali’nden Uluslararası Sinema Yazarları Ödülü (FIPRESCI) ve festivalin […]
Kitaplarında (Koca Yusuf, Kara Ahmet, Görmedin mi Aliş’imi Tuna Boyunda, Beyaz Güle Al Kan Düşünce, Kırkpınar) genel olarak Rumeli’yi ve güreşi konu alan Halil Delice,
M.Cevat Şık Osmanlı İmparatorluğu, 600 yıllık ömründe tarihinde parlak bir yere sahip olan yetiştirdiği aydınlar ve münevverlerdir. Bu geleneğin halkalarından biri Hasan Tahsin Banguoğlu’dur.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk edebiyatında daha çok romanlarıyla tanınır. Yazdığı romanlar, bugün de okunmaktadır. Tanpınar’ın en etkileyici romanlarından biri de ‘’Huzur’’dur.
Sesimi duyuyor musun? Kalbimi dinle! Duyamıyorsan beni; ya çook uzaklardayım senden… Veya çok yakınında, ama çok…