Binlerce âmin
Ya Rabbi…
Senden başka kimsemiz yok ki; günah işler gene sana döneriz!
Affına, merhametine sığınırız ve ancak senden isteriz…
Ya Rabbi…
Senden başka kimsemiz yok ki; günah işler gene sana döneriz!
Affına, merhametine sığınırız ve ancak senden isteriz…
Onu, o merdivenin başında gördüm. İki metreye yakın bir boy, iskeletleşmiş vücudu üzerinde bir garip giysi… Palto?.
“Vallahi, bu hacca gidenler bizde misafir olmazlarsa yerden kalkmayacağız” dediler.
Salat-ü selâm âlemlerin Efendisi’nin (Sallallahü Aleyhi Vesellem) O’nun Âli’nin ve Ashâbı’nın (Rıdvanullahi Taâla Aleyhim Ecmain) üzerine olsun!..
Vehhabiler, Selefilik ismi altında kendilerini gizlemeye çalışıyorlar.
Hatta kendilerine hakiki ehl-i sünnet anlamında Ehl-i sünneti hassa diyorlar.
Vehhabiliği kuran kişi, Necdli Muhammed bin Abdülvehhab’dır. İngiliz casuslarından Hempher’in tuzağına düşerek, İngilizlerin (İslamiyet’i imha) etmek çalışmalarına alet oldu.
Biz?..
Biz, 2017 sonunda “Doğu Kudüs”e sahip çıkmaya çalışıyoruz.
Amin!
Yurtdışına en çok ihraç ettiğimiz ürünlerin başında diziler geliyormuş. Üzülelim mi? Sevinelim mi?
İngilizcede aşk tek bir kelimeyle değil, fall in love yani “aşka düşmek” terkibiyle ifade edilir.
– Elektrik gözüktüüü!.. Bakın, bakın!
Bakıştık.
Gayb, Allahü tealaya aittir. Gaybı bilemeyiz. Ancak tahmin etmek caizdir
Son devir Anadolu velilerinden Ali Osman Efendi, Tokat’ın Erbaa ilçesi Holay köyünde 1877 yılında doğdu
Hayatın hay huyunda hayallere karıştım,
Her ne şartta görürsen bir şekilde seç beni.
Samaniler, Gazneliler, Karahitaylılar ve Selçuklular coğrafî konumları itibariyle birbirlerine son derece bağlı ve birbirleriyle yakından ilişkili dört devletti.
Türkçede bulunan, yabancı kökenli “alıntılanan” sözcükler, neredeyse yüz yıldır tartışma konusu olmuştur.
İstanbul’da hiç bulunmuş olmasalar bile, Hintliler muhtemelen İstanbul’u biliyormuş ve oraya gitmiş gibi hissederler.
Gönlümün kafesini yırtarcasına bağırışlarımı dilime getiremiyorum. Nefesim kesilene kadar haykırmak isterken, içimin yangınlarını anlatamıyorum…
“İspanyollar ile Osmanlılar aynen iki kardeş gibiler. Ancak bu iki kardeş, gece ile gündüze (zıt oluşuna) ne kadar benziyorsa, işte o kadar birbirlerine benziyor
Delice, Güney Koreli Skylife Televizyonu’na Kırkpınar ve Yağlı Güreşi, güç açısından değerlendirdi.
“Gitmediğin hiçbir yer sana ait değildir” derdi anneannem.
1960 yılında Boğaziçi’nde yaşanan gemi kazası öyle alışılmadık bir faciaydı ki; kimi korkudan bebeğini düşürdü kimi ise memleketine dönmek için bavullarını topladı…
Velhasıl, herkes almış gemisini kendi memleketine gitmiş…
Bu ülkeye de ciyak ciyak bir Muammer bebek kalmış!
Kolayca okunan bir şiirin kolayca yazılabildiğini mi sanıyorsunuz” diyen, bir garip Orhan Veli…
Kimimiz için adı Konstantinopolis, kimimiz için ise İstanbul oldu. Ancak her ismin içinde değişmeyen yegâne anlamı taşıdı bu şehir: Kimi zaman bir gül, kimi zaman ise kan kırmızısı bir aşk.
Hoş geldin!..
Peki hangi yanıma geldin? Çünkü bir yanım sensizlik, bir yanım sonsuzluk!..