Bir Damla
Muammer Erkul Bir ağacının iki dalını kestiler. Feryat figân devrildi ikisi de; yere çarpıp şöyle bir yaylandı… Sonra kurşunlanmış iki adam gibi yan yana ve sessiizce uzanıp, kalakaldılar. *** Saçını […]
Muammer Erkul Bir ağacının iki dalını kestiler. Feryat figân devrildi ikisi de; yere çarpıp şöyle bir yaylandı… Sonra kurşunlanmış iki adam gibi yan yana ve sessiizce uzanıp, kalakaldılar. *** Saçını […]
Planlar yapılmış, biletler alınmış ve gece 22.25 uçağı için Sabiha Gökçen havalimanına doğru yola koyulmuştuk. Rotamız bu defa; bir zamanlar Pers İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü coğrafya idi.
Türkistan Rusların işgalinden önce Pîrî Türkistan, Hazreti Türkistan, Yesevi Baba gibi isimlerle de anılmaktaydı. İşgalden sonra, içerisinde Türk ifadesi geçtiği için bunu hazmedemeyen Ruslar Türkistan ifadesini unutturmak istemiş, yerine Orta Asya tabiri ikame etmiştir.
Sana en yakın gezen gölgeni bile kıskanırdım yürürken.
Göğsüme taktığım ince nakış, çiçek bakış birgülümsemeyle yüreğimi sızlatan asi misin? Nesin?..
Batıda lâiklik, devleti ve toplumu dîn kurumunun yani kilisenin tahakkümünden kurtarmak adına ortaya çıkmıştı. Bizdeyse lâiklik, devlet eliyle toplumun inanç ve inançtan kaynaklanan özgürlük alanını daraltmanın mekanizması hâline dönüştü.
Yaşadığım korku iliklerime kadar işlemiş, kendimi karakol koridorunda beklerken buldum. O an, aklımda ne varsa unutup, vücudumdaki istemsiz titremeyi durdurmaya çalışıyordum.
Ta ki, kaba bir ses; ‘içeriye geçin!’ diyene kadar.
İnsan vücûdu ile aynı sayıda elemente sahip… Vücudun mineral ihtiyacının tamamını sağlayabilen bir madde… Öyle ki, insan bedeni yakılıp dumanı savrulsa bile, geride kül niyetine yine o kalıyor!
“Tuz”dan bahsediyoruz…
Güneş misâli doğdun köhne sabahlarıma,
Silindi karanlıklar, günlerim aydın oldu…
Dikkat edin, muhabbet kâinatın rabıtasıdır. Yani bir “bağ”dır. İnsan beyninde duygusal radarlar vardır. Bu radarlar konuşurken karşı tarafı tarar.
Teknolojinin hızla geliştiği ve bir ‘tık’la her türlü bilgiye ulaşabildiğimiz günümüzde hayat kolaylaşıyor gibi görünse de, manevi planda çekilmez hal alıyor
Devecilik ve deve üzerine Anadolu’da bol hikâye, dikkati çeken tevātürler anlatılır. Hepsi de ilginçtir, tuhaftır, gariptir
Seyyit Ahmet Arvasi Felsefe tarihinin en önemli konularından biri de “bilginin menşei” meselesidir. Felsefede buna “epistomoloji” denir. Bütün tarih boyunca fikir adamları sormuşlardır: Bilginin menşei eşya mıdır, insanın zihni midir? […]
ABD Ulusal Havacılık Dairesi (NASA), Mars’a inen Spirit adlı robotun araştırmalarında da Kızıl Gezegen’de bir zamanlar su bulunmuş olduğu sonucuna ulaşıldığını açıkladı.
Bu dünyada nasibimiz kıt imiş
Kalsın benim davam mahşere kalsın.
Müminin çalışması ibadettir. Fakat imansızın çalışması ibadet olamaz.
‘Ben namaz kılmam ama bak çalışıyorum, bu da ibadettir’ demek yanlıştır.
Namaz kılmayanın da çalışması ibadet olmaz.
Halife Ömer bin Abdülaziz bir gün ordu komutanlarını ve devlet ileri gelenlerini sarayına çağırıp bir toplantı yaptı.
Konu, İstanbul’un fethiydi.
Tarih 15 Nisan 2009: Tarih 15 Nisan 2009: ‘Viranşehir ilçesindeki, içinde Arabî harflerle ‘Allah’ yazan domates, görenleri hayrete düşürüyor.’ (Haberin başlığı böyle.)
Muhammed Tuğrul Bey ve Davud Çağrı Bey, bu iki kardeş, tarihte benzerine nadiren rastlanan bir şekilde Maveraünnehr’den Anadolu’ya, Irak’dan Azerbaycan ve Kafkasya’ya kadar olan büyük bir imparatorluğu birlikte idare etmişlerdir
Herkesin bıraktığı izi geriden gelenler görecektir. Kiminin bıraktığı izlerden gül kokusu, kimilerinin bıraktığı izlerden lağım kokusu gelir.
Müslümanlar, Peygamber Efendimiz, (Sallahü aleyhi ve Sellem) zamanında da Osmanlı zamanında da kendilerinden en az 3 kat büyük olan orduları yendiler
Antep’in yakınlarında bulunan Dülük, eski adlarıyla Dolikhe ya da Doliche bu yöredeki en eski kent olma unvanına sahiptir.
O’nu çok özlemişti… Öyle çok, her şeyden çok,
Bir hastalık gibi tekrardan nüksediyordu bu dürtü içinde.
Kollarında başlayan uyuşma ve his kaybının doğum sancısı olduğunu hisseder gibiydi.
İsa Yar, bildiğimiz kadarıyla henüz bir şiir kitabı yayınlamış bir şair. (İçimin sahilinde Hüzün ve Sağanak 2012 şiirvakti yay.) 1961 doğumlu olduğu göz önüne alınırsa, düşündürücü bir durum.
Yeşiller giyinen ovaların kırmızı süsü,
Yolların kıvrımlarında nakış nakış işleyen ateş kırmızısı nâzenin…
Hoş geldin…
Hep çocuk kaldık, çocuksu baktık dünyaya… Saklambaç oynasak seninle ve ben saklansam kalbine, bulur musun beni yine de?
Elest’te verdiğim sözü,
Ebede kadar,
Tutmaya geldim…
İç sandığında iyilik ve güzellik dolu olanları fark etmek, dolunayı görmekten kolaydır. Aklında işini görecek, kendini taşıyacak birilerini arayanların mıknatıs gibi bulduğu iyileri muhafaza etmek en büyük gayretimiz olmalı.
Cingöz Recai, ülkenin en tanınmış kibar kabadayısıdır. Son derece yakışıklı, kurnaz, zeki, cesur, soğukkanlı, eli çabuk ve hünerlidir.
Atalarımız, mahalle camilerinin hemen bitişiğine mektepler inşa ederdi. Çocuklar 4 ila 7 yaş arasında bu Mahalle Mektepleri’nde eğitime başlardı.
Leyla’nın bin yolcusu;
..ama yolların bir Mecnun’u vardı!
Sen kimsin? Hangisisin?..